3 puan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
3 puan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26.10.2016

Büyü - Hex by Thomas Olde Heuvelt




Kitap Adı : Büyü

Yazar Adı : Thomas Olde Heuvelt
Çevirmen : Begümnaz Yürekli
Orjinal Adı : Hex
Tür : Fantastik, Korku
Sayfa Sayısı : 496
Yayınevi : Nemesis Kitap /2016 
GR Puanı : 3.82 






Arka Kapak : 
Lanetli bir kasaba. On yedinci yüzyıldan bu yana hayatta kalmayı başarmış, gözleri ve dudakları dikilmiş bir kadın. Gözleri açıldığında bakışlarıyla, dudakları açıldığındaysa sözleriyle insanları büyüleyebilecek bir cadı o.  Black Spring kasabası ona ait. İçindekilerle birlikte.
Binlerce yıldır orada. Hiç istenmedi. Hiç gitmedi.
Laneti herkesin peşinde. Nasıl ki o hiç gitmediyse, diğerleri de gidemezler. Orada yaşayan insanlar, orada ölecekler.
Başka hiçbir yerde yaşayamazlar.
Orada doğan çocuklar, onun lanetine doğup son nefeslerini yine onun lanetiyle verecekler.
İnsanlar, büyüsünden kaçabilmek için Katherine’in gözlerini ve dudaklarını diktiler. Bakışlarından ve fısıltılarından kurtuldular.
Ancak o da dikişlerinden kurtulacak bir gün. O zaman hem gözünün gördükleri hem de fısıldadıklarını duyanlar, teker teker kendilerini öldürmeye başlayacaklar. Katherine onlara hiçbir şey yapmayacak. Onlar ölmeyi tercih edecekler sadece.
O Katherine. Black Spring’in laneti.
Ve Black Spring’i yutmaya hazır.



Selamlar sevgili kitapsever dostlar :) 
Nasılsınız? Tüyap kitap fuarına sayılı günler kala ben çok heyecanlıyım. Tekrar fuar havası eminim bana çok iyi gelecek. 

Bugünki kitabımız bir korku-gerilim romanı. 2016 Nisan ayında yurtdışında çıkmış ve epey ilgi görmüş. O kadar ki Warner Bros. dikkatini bu kitaba veriyor ve dizi haklarını satın alıyor. İddialı değil mi? :)

Nemesis Kitap'a buradan kucak dolusu sevgilerimi iletiyorum. Çok güzel bir baskısı var kitabın. Kargo elime ulaştığında uzun süre kapakla aşk yaşadım. Kitap iki ayrı renkte ve ciltli basıldı. Koruyucu kapak ve cildin kapağı aynı. Büyü yazısı ise kırmızı ve mavi olarak ayrı ayrı basılmış. Zevk sizin, hangisini isterseniz. Bu arada bendeki kırmızı kapak :)

Kitabın fragmanını ilk gördüğümde inanılmaz ilgimi çekmişti. Uzun zamandır korku türünde bir şeyler okumamıştım. Sevgili Kristal Kitap'la anlaşıp kitabı yine birlikte okumaya karar verdik. Bittikten sonra da kitabın öyle bir dedikodusunu yaptık ki anlatamam :D

Şimdi bir kasaba düşünün. 300 yıl önce bir kadın cadılıkla suçlanıp çeşitli eziyetlerden sonra dudakları ve gözleri iple dikilmiş, ellerini kullanamasın diye zincirlenmiş. Bu cadı kendisini bu hale getiren kasabaya musallat olmuş. Gitmiyor, ölmüyor ve kasabada yaşayan ya da kasabaya daha sonra yerleşip yaşamaya başlayan kimsenin de kasabadan ayrılmasına izin vermiyor. 



Bazı kasaba sakinleri ayrılmayı deniyor ama gittikten bir süre sonra intihar eğilimleri göstermeye başlıyorlar. Öyle bir ruh haline giriyorlar ki tek çözüm kasabaya geri dönüp orada yaşamaya devam etmek.

Aslında durum çok ürkütücü. Düşünsenize. Evde günün yorgunluğunu atmak için kanepenize uzanıyorsunuz, şöyle minik bir uykuya dalıyorsunuz, gözünüzü açtığınızda cadının başınızda dikildiğini görüyorsunuz. Üstelik bu cadı dikilmiş suratına, zincirli vücuduna rağmen tehlikeli. Çünkü dudağının kenarında ufak bir açıklık var ve bunu kullanıp sürekli fısıldıyor. Bu fısıltıyı ise dinlememeniz gerek yoksa yine intihara sürükleniyorsunuz...

Konu işte böyle. 

Ama işlenişin detayına indiğinizde gözünüze çarpacak, havada kalan, sonuçlanmayan bir çok durumla karşılaşacaksınız. En azından daha önce bileği kuvvetli yazarlardan okumuş olanlarınızı rahatsız edecektir bu durum. Ama yok, ben detaylarla ilgilenmiyorum diyorsanız korkacağınızı söyleyebilirim.

Kendi adıma kitabın diziye uyarlanacağını bildiğim için, okuduğum sürece her sahneyi gözümde canlandırmadan edemedim. Bu yüzden bazı bölümler oldukça ürkütücüydü. Hatta durum kabus görmeme bile neden oldu... Fakat detaylara inip düşündüğünüzde kitabın büyüsü yavaş yavaş silinmeye başlıyor, en azından benim için durum bu.

Daha usta bir kalemden şöyle ışıklar açık uyutacak, çok daha iyi bir korku romanı çıkarmış bu kurgudan. 

Dizisinin ise güzel ellerde işlenirse çok iyi olacağını düşünüyorum ve merakla bekliyorum :)

Sevgiler :)

28.09.2016

Sadece Arkadaşız - Not Quite Dating by Catherine Bybee




Kitap Adı : Sadece Arkadaşız (Sadece Arkadaşız, #1)

Yazar Adı : Catherine Bybee
Çevirmen : Aslı Doğan
Orjinal Adı : Not Quite Dating (Not Quite, #1)
Tür : Aşk, Çiklit
Sayfa Sayısı : 336
Yayınevi : Nemesis Kitap /2016
GR Puanı : 3.87 






Arka Kapak : 
Bekâr bir anne olan Jessica, hayatına giren erkekler tarafından kullanılmaktan bıkmış bir kadındır. Duygularını incittikleri yetmiyormuş gibi zaten zor kazandığı parasını da kullanan adamlardan kendini korumak için bir karar alır: Bundan böyle parasız ve kariyeri iyi olmayan adamlarla onları ne kadar beğenirse beğensin arkadaşlık etmekten öteye geçmeyecektir.
Jack, büyük bir otel zincirinin tek sahibidir. Onu hayattan soğutan şeyse, parası için onunla birlikte olan kadınlardır. Servetini değil, sadece onu sevecek kadını bulmak için daha sade bir hayat yaşamaya karar verir ve garsonluk yapmaya başlar. Jessica ile tanıştığındaysa, kendisi için doğru kadını bulduğunu hissetmiştir. Ama Jessica, kendine verdiği söz yüzünden Jack ile sadece arkadaş olmak zorundadır. Hissettiği şeyler daha fazlası için yalvarıyor olsa bile…


Selam dostlar, nasılsınız?

Bloğumu çok çok çok ihmal ettim farkındayım ama inanın zamanım çok kısıtlı. Umuyorum ki yakın zaman sonra eski rutinime döneceğim ve biricik bloğumu daha güncel tutmak için yeterli zamana kavuşacağım.

Bugün ki konumuz bir aşk romanı. Serisinin ilk kitabı. Seride toplam 5 kitap var. İlk kitap bir kaç gün önce Nemesis Kitap'ın basımıyla raflarda yerini aldı.
Kargo dün elime ulaştı ve tabi vakit kaybetmeden kitabın başına geçtim. Bir kaç saat sonra ise kitap bitmişti. (Bu arada tabii ki yine sevgili arkadaşım Kristal Kitap'la birlikte okuduk :) )

Paraya para demeyen zengin bir adamımız var, Jack. Kendisi paragöz insanlardan bıkmış bir genç adam. Sevgililer konusunda da en son yaşadığı deneyim onu epey yıpratmış. Çünkü son sevgilisi kendisiyle para için birlikte olduğunu açık açık itiraf etmiş bir kadın ve 'paran olmasa kimse senin yanında durmaz' tarzı bir iddiası var. 

Bir de bekar bir annemiz var, Jessica. 5 yaşındaki oğlu ve kız kardeşiyle birlikte yaşayan, epey maddi problemi olan, garsonluk yapan iyi bir insan kendisi. 

Bu iki kahramanın yolu Jessica'nın çalıştığı kafede kesişiyor.

Jessica maddi durumu iyi olan, ona ve oğluna istikrarlı bir hayat sağlayabilecek bir adam arayışında. Diğer taraftan Jack ise zengin olduğu için değilde onu Jack olduğu için sevebilecek bir kadın arayışında. Bu yüzden de Jack kendini Jessica'ya geçici işlerde çalışan, parasız pulsuz biri olarak tanıtıyor.

Giriş için bu kadar bilgi yeterli bence. Konu az çok gözünüzde canlanmıştır. 

Gelelim kitabın yorumuna. Ben bu tarz kitaplarda biraz eğlence arayan biriyim ama kitapta pek bir mizah olduğunu söyleyemem. Sizi eğlendirecek kitap arayışındaysanız bu kitap size göre değil demektir.

Ek olarak eksi özelliklerinden bir tanesi de şu, yazar Jack'in zenginliği üzerinde çok fazla durmuş. Tamam işte adam zengin anladık. Bunu 40 kere dile getirmenin bir manası yoktu bence.

Kitap çok klişe barındırıyor ama hoş, aşk romanı sevenler için uygun, akıcı. Bir kaç basım hatası dışında sorunu yok ve çevirisi de güzel.

Benim gibi aralarda film molası tadında kitap okumayı seven bir okursanız eğer, o zaman bu kitaba da kitaplığınızda yer açabilirsiniz.

Bugünlük bu kadar. En kısa sürede tekrar görüşmek dileğiyle.

Sevgiler :)

12.07.2016

Kemikler - Bones by Jan Burke




Kitap Adı : Kemikler (Irene Kelly, #7)

Yazar Adı : Jan Burke
Çevirmen : Meral Harzem
Orjinal Adı : Bones (Irene Kelly, #7)
Tür : Gizem, Suç
Sayfa Sayısı : 509
Yayınevi : Limos Yayınları /2016
GR Puanı : 3.99 






Arka Kapak : O dört yıl önce sessiz sedasız ortadan kaybolmuştu. İki çocuk sahibi genç bir anne, muhabir Irene
Kelly için Sayre yeni bir hikayeden çok daha fazlası olacaktı. Sayre ailesi Irene’den yardım istemişti.
Arama kişisel bir misyon haline gelmişti ve kısırdöngü yaşanıyordu. Irene’nin büyük çabalarına
rağmen, Sayre’nin nerede olduğunu sadece ve sadece bir kişi biliyordu: katili. Şimdi, yıllar sonra, en
azılı suçluların arasında bulunduğu ölüm hücresinde olan adam konuşmaya istekliydi. Akla hayale
sığmayan işkenceler ve işlediği korkunç cinayetler yüzünden ömür boyu hapis cezası ile yargılanması
istenen Nick Parrish, Irene ve birlikte olduğu grubun ıssız dağların arasındaki mezarlıkta onu
yakalamak için yapılan büyük araştırma esnasında, kendi hayatlarını kurtarmak için bir sürecin
içerisinde bulmalarına neden olmuştu. Çok yakında, Sierra Nevada dağlarındaki karanlık ve gerçek
vahşet gün yüzüne çıkacaktı. Ama….Parrish’in en korkunç sırrı henüz kimse tarafından bilinmiyordu.
Ve o……sadece Irene için saklanıyordu.

Dönüm noktası olan bir roman……Patricia Cornwell, Sue Grafton, Robert B. Parker ve John Sandford’un mabedindeki gizem.
The Tennessean
“Avcı ve av arasındaki ölümcül oyun ……Unutulmayacak bir eser.”
Library Journal
“Thomas Harris seviyesinde bir eser.”
Midwest Book Review.



Selamlar :)

Çiçeği burnunda bir yayınevi olan Limos Yayınları'nın ilk kitabı Kemikler, bugünkü konumuz.


Neresinden başlasam anlatmaya?

Yukarıdaki künyede gördüğünüz üzre kitap Irene Kelly serisinin 7. kitabı. Ama seri ortası diye endişelenmenize gerek yok. Tek başına okunabilir rahatlıkla. Ek olarak kapakta Edgar Allan Poe ödüllü bir kitap olduğu ibaresi de dikkatinizi çekmiştir. Bu da okuru heyecanlandırmaya yetiyor da artıyor.

Konu ve kurgu itibariyle gayet iyi. Irene Kelly adında bir muhabirimiz var. Yakalanan bir seri katil ile ilgili yazı hazırlamak için, katilin itirafı üzerine cesedi bulmakla görevli ekibe katılıyor bu muhabir. Tabii yer tarifi için zanlı da yanlarında bu seyahatte. Ayrıca zanlının gözleri de sürekli muhabirimizin üzerinde, izliyor, izliyor, izliyor.


Nasıl? Heyecanlı görünüyor değil mi? Evet gerçektende heyecanlı. Yazar bir oradan bir buradan girmiş çıkmış. İpuçları falan derken tahmin üzerine tahmin yürüttük sevgili Kristal Kitap la. (Evet, biz yine birlikte kitap okuduk, çünkü çok keyifli :D) Bazıları tuttu, bazıları tutmadı ama çok şaşırtan bir durum olmadı.


Kitabın sevdiğim özelliği, sürekli olmasa da tam olarak ne geleceğini kestirememiş olmam. Bundan sonra daha ne yazacak acaba? diye sorabiliyor olmak benim için bir keyif unsuru. Bu açıdan kitap bir artı daha aldı benden.

Peki neden 3 puan verdim? 

Çeviri ve redaksiyonda epey sorun var çünkü. Tam heyecanlanmaya başlıyorum, böyle sayfaları yuta yuta okuyacak durumdayım, bir cümle kopukluğu! Kitabın akıcılığı filan tuz buz oluyor. 

Okumam sürekli sekteye uğradı. Kitabı bitirebilmek için bu hataları görmezden gelmeye başladım ki bunun içinde ayrıca çaba harcamam gerekti. 


Konuyla ilgili yayıneviyle görüştüm. İlgileneceklerini söylediler. O yüzden kitap ilginizi çektiyse en azından 2. basımını beklemenizi öneririm.

Sevgiler :)


20.06.2016

Bioshock: Rapture Şehri - Bioshock: Rapture by John Shirley







Kitap Adı : Bioshock: Rapture Şehri

Yazar Adı : John Shirley
Çevirmen : Kerem Ergener
Orjinal Adı : Bioshock: Rapture
Tür : Bilimkurgu, Fantazya
Sayfa Sayısı : 424
Yayınevi : İthaki Yayınları /2016
GR Puanı : 4.02 






Arka Kapak : Dünyanın en çok satan bilgisayar oyunlarından Bioshock’ın başlangıç hikâyesi… Su altı şehri Rapture’ın bilinmeyen gerçekleri… Bir ütopyanın adım adım distopyaya dönüşmesi…
II. Dünya Savaşı’nın sonuydu. Franklin D. Roosevelt’in Yeni Düzen’i, Amerika siyasetinin gidişatını değiştirmişti. Vergiler hiç olmadığı kadar yüksekti. Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombaları, tüm dünyaya toplu bir ölüm korkusu saldı. Hükümetlerin gizli ajanlıklarının ve birimlerinin yükselişi, dikkatleri üzerine çekiyordu. Amerika’nın özgürlük anlayışı yok oluyordu ve pek az insan özgürlüklerini kazanmak için savaşmaya hazırdı.
Ancak bu insanlar arasındaki bir hayalperest, zorlu yollardan gelen bir mülteciyken dünyanın en zengin ve en hayranlık uyandırıcı adamlarından birine dönüştü.
İşte o adam: Andrew Ryan! Ve kendisi, insanların hep daha iyisini hak ettiğine inanıyor. Bu yüzden dünya üzerinde bir ütopya yaratıp imkânsızı gerçekleştirmeye kararlı. Öyle bir ütopya ki devletten, sansürden, bilim üzerindeki ahlaki sınırlamalardan uzak, emeklerinizin karşılığını aldığınız bir yer. İşte bu fikirle Rapture ortaya çıktı; denizin altındaki o parıltılı şehir…
Ancak bu ütopya büyük bir trajediyle yüzleşti.
İşte her şey böyle başladı… her şey böyle son buldu.

“Ben Andrew Ryan ve size bir soru sormak için buradayım: Bir insan kendi alınterinde hak sahibi olamaz mı? Hayır, der Washington’daki adam. O ter, fakirlere aittir. Hayır, der Vatikan’daki adam. O ter, Tanrı’ya aittir. Hayır, der Moskova’daki adam. O ter, herkese aittir. Bu cevapları reddettim. Bunlar yerine, başka bir şeyi seçtim. Ben imkânsızı seçtim. Ben… Rapture’ı seçtim. Sanatçıların sansürden korkmayacağı bir şehir. Biliminsanlarının gereksiz bir ahlakla sınırlandırılmadığı bir şehir. Mükemmelin, değersizler tarafından sınırlanmadığı bir şehir... ve alınterinizle, Rapture sizin de şehriniz olabilir.”



Selam dostlar :)
Görür görmez aşık olduğum bir kitap var sırada! Bioshock: Rapture Şehri

Kendisi bir bilimkurgu kitabı olur. Kitabı araştırınca ilgim kabardı. Oyundan uyarlama bir kitap olduğunu öğrendim. Zaten fantastik kitap düşkünlüğüm ortada. Güzel bir macera yaşayacağımı düşünüyordum. Umutluydum. Ama umutlarım yerle bir oldu, aaahh ah!

Kitabı CNR fuarından almıştım. Fuardan kısa süre sonra okumaya da başlamıştım. Kitap alışverişlerimden sonra beni en çok cezbeden kitaplara direkt dalarım zaten, huyum kurusun :)

Çok güzel bir konusu var aslında. İnsan doğasını acımasızca ortaya serende bir kurgusu var. Ve evet! Rapture'da yaşanan herşey yüzünüzü buruşturmanıza, iğrenmenize neden olsa da şaşırtıcı değil. İnsanız ve kötüyüz maalesef!

Kitaba başladığımda çok kolay okunur bir kitap olduğu kanaatindeydim. Bu fikrim hala değişmedi. Kolay okunuyor, çabuk ilerliyor ama... İşte, var orada bir ama!


Epey süre hiç aksiyon olmadı. 'Ne zaman hareketlenecek bu kitap?' diye hayıflanmaya başladım. Tam hareketleniyor derken tekrar yavaşladı. Yani bir bilimkurgu okuyorum, sürükleyicilik bekliyorum doğal olarak. Başlangıç kitaplarını bilirsiniz. Bu kitap başlangıcın başlangıcı gibi ilerliyordu. 

Kitaba 2 aya yakın ara verdim. Sonra sevgili Kristal Kitap sağolsun tekrar aldım elime. 

Sonuç olarak kitabı sevmekle sevmemek arasında kaldım. Devam kitabı çıkarsa kesinlikle okurum ama sırf merakımdan okurum :D Konuyu sevdim evet, ama gidişatı sevmedim. 

Çevirisi çok sıkıntılı ayrıca. Çok ufak bir örnek vereceğim. Ortada mide kaldıran bir görüntü var. Kitap karakterleri bu manzaraya bakıyorlar. Çeviriye göre, bu manzara karşısında karakterin yaptığı şey 'geğirmek'?! İnsan böyle bir şeyle karşılaşırsa midesi bulanır, kusar ya da öğürür değil mi? Tutup da 'geğirmek' gibi bir fiziksel ihtiyacını karşılamaz, ne dersiniz?

Bir diğer nokta, çok gözüme battığı için bahsetmek istiyorum. 'Hareket' kelimesi. Hareket kelimesinin karşıma çıktığı her yerde gördüğüm kelime şu: Haraket.

Üşenmedim TDK'ya baktım :)


Çıkan sonuç buydu efendim!

Benim için bu kitap 'fena değil' kategorisinden öte geçememiştir. Şu haliyle tavsiye edebileceğim kitaplar arasına girememiştir.Yapılan hataların düzeltilmesi ümidiyle diyorum.

Yukarıda gördüğünüz yorum oyuna dair hiçbir fikri olmayan bir okura yani bana ait. 
Kitabı sevgili Kristal Kitap ile birlikte okuduk. Kendisi oyunun hayranlarındandır. Bioshock oynayanlardan, hatta belki oyunun hayranlarından biri iseniz, kitabı bir de onun gözünden görün derim :)

Sevgiler :)


Search

Gelenimiz Gidenimiz :)

İzleyİcİler

Neler okuyorum?

Her Gün
Kızıl Gökler Altında Kızıl Denizler
Middlesex


Angel's books's favorite books »

2022 Reading Challenge

2022 Reading Challenge
angelsbooks has read 2 books toward her goal of 100 books.
hide

Angel's books's bookshelf: read

Yakıcı Sır
Korku
Kimi Seçtiğine Dikkat Et!
Kime Dokunduğuna Dikkat Et!
Kalpsiz
Barbarlar Şehri


Angel's books's favorite books »
Blogger tarafından desteklenmektedir.

Popüler Yayınlar

Bumerang - Yazarkafe